Yunus ile Derviş Zahir Baba'nın sohbeti;
...Niyazbad çok zengin bir kasaba idi. Zahir Baba'nın müritleri ırmak yamaçlarındaki bağların ve bahçelerin mahsulleriyle ilgileniyorlar, bazıları hayvan otlatıyorlar, bazıları ziraat yapıyordu. Burada zenginlik, dergahtan dışarı yayılıyordu. O kadar ki Zahir Baba bir keresinde zenginlikten dert bile yandı:
"Yunus ahi,Allah bizi masiva ile sınıyor galiba ki, ne kadar zekat versek, sadaka dağıtsak, yolculara gariplere yardım etsek, alp erenler dergahına nezir göndersek de servetimiz yine artıyor."
"Bunun için Allah'a çok şükür edelim Zahir Ahi, Allaha çok çok şükürler edelim! Çünkü insanın hayrıyla uğraşırken istediğini elde etmesi büyük bir saadettir."
"Beli Yunus Ahi, şükürler edelim; illa ki bunca servet dervişlerin gönüllerini çelmek, onları dünya ilgileriyle meşgul etmek için biraz azalmalı değil mi? İnsanın elindekilerle yetinmesi büyük bir saadet değil mi? Can huzuru ve din rahatlığı elbette fakirliktedir."
"Öyledir, hafifletilmiş olanlar kurtulmuş olanlardır. Ben bir zamanlar çelebi adamlar tanımıştım; 'Hiçbir şeye sahip ve malik değiliz; her şeyin sahib ve maliki Allah'tır.' diyorlardı. onların yolunda gidelim ve hafifleyelim."
"Nasıl Yunus Ahi nasıl? Hz.Peygamber 'el Fakru fahri' demiş, 'Fakirliğim övüncümdür', buyurmuşken bizim bunca zenginliğin hakkını vermemiz nasıl olacak. Korkuyorum acaba Allah bizi zenginlik ile mi sınıyor?
"Öyle de olabilir. Peki öyle olsa sen ne isterdin'?"
"Bunca zenginliğin azalmasını'"
"O halde var Allah'ın verdiği nimete şükürde kusurlu davran, bir müddet nankörlük yoluna git. Varlığın çabucak azalır, fakirleşiverirsin."
"İyi de Yunus Ahi, ben Bir olan ve kudreti her şeyi kuşatan Allah'a nasıl nankörlük eder, nasıl şükrümden kalabilirim ki? Şükre alışmışım bir kez, nasıl olur da şükretmeyebilirim?!"
"Şükrü bırakamıyorsan şevkati arttır o halde yardımı çoğalt."
"İşte bunu yapabilir, yarından tezi yok elimde her ne var ise, şükür için dağıtabilirim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder